Av. Ramazan Bayram / Mayıs 2023
Vekalet İlişkisi Nedir?
Gerçek veya tüzel kişiler tarafı oldukları hukuki işlemleri kendileri yapabileceği gibi vekil olarak tayin edecekleri kimseler aracılığıyla da yerine getirebilirler. Vekalet ilişkisi, bir kimsenin, kendisine ait yetkilerinin kullanılması amacıyla üçüncü bir kişi ile arasında kurduğu, üçüncü kişiyi kendi adına hukuki işlem gerçekleştirmeye yetkili kıldığı hukuksal ilişkidir. Vekalet ilişkisinin bir tarafında vekil eden(asil) bulunuyorken diğer tarafında vekil bulunmaktadır. Vekalet ilişkisi 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 502 ve devam maddeleri uyarınca düzenlenmiştir.
Vekalet İlişkisi Nasıl Kurulur?
Vekalet ilişkisi vekalet sözleşmesi ile kurulur. Borçlar Kanunu’nun 502. Maddesi vekalet sözleşmesini, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir, şeklinde tanımlamıştır. Vekalet sözleşmesi yazılı veya sözlü olabilir ancak olası uyuşmazlıklara dair ispat açısından ileride problem yaşanmaması için yazılı olmasında fayda bulunmaktadır.
Vekalet İlişkisinin Kapsamı Nedir?
Vekalet sözleşmesi ile verilen yetkinin kapsamı sözleşme ile belirlenir. Sözleşmede yetkinin kapsamı belirtilmemiş ise bu durumda vekil edilecek işin niteliğine göre vekalet ilişkisinin kapsamı belirlenecektir. Bu anlamda vekilin, üstlendiği işin yerine getirilebilmesi için gerekli bulunan hukuki işlemleri de yerine getirme yetkisine sahip olacağı açıktır. Nitekim Borçlar Kanunu’nun madde 504/2 bu hususu, “Vekâlet, özellikle vekilin üstlendiği işin görülmesi için gerekli hukuki işlemlerin yapılması yetkisini de kapsar” şeklinde açıkça düzenlemiştir.
Özel Yetkili Vekaletname Nedir?
Vekalet yetkisinin kapsamı yukarıda belirtildiği üzere vekalet sözleşmesi ile belirlenir. Bununla birlikte hukukumuzda vekilin kimi hukuki işlemleri yerine getirebilmesi için o konuda özellikle yetkilendirilmiş olması ve bu yetkinin ispat edilmesi gerekmektedir. Özel yetkiye tabi bu hukuki işlemlerin yerine getirilebilmesi için asilin vekile özel yetkili vekaletname vermesi gerekmektedir. Aksi halde genel vekalet sözleşmesine dayalı olarak vekil bu işlemleri gerçekleştiremeyecektir.
Vekalet Sözleşmesinde Özel Yetkiler Nelerdir?
Vekalet sözleşmesi ile vekile verilebilecek birtakım yetkiler özel yetkilerdir. Bu yetkiler Borçlar Kanunu’nun madde 504/3 fıkrası ile sayılmıştır. Buna göre vekilin, dava açması, sulh olması, iflas başvurusunda bulunması, konkordato ilan etmesi, iflas erteleme talebinde bulunması, bağışlama yapması, kambiyo taahhüdünde bulunması, kefil olması ve taşınmaz devretmesi şeklindeki yetkileri kullanabilmesi özel olarak yetkili kılınmasına bağlıdır. Önemle belirtmek gerekir ki avukat olmayan kimseler özel yetkiyle vekil tayin edilse bile Avukatlık Kanunu’nun 35. Maddesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 71. Maddesi uyarınca avukatlık mesleğine haiz bulunan hukuksal işlemleri yerine getiremezler. Örneğin dava açmak, icra takibinde bulunmak, arabuluculuk başvurusunda bulunmak gibi yetkiler yalnızca avukat olan kimselere verilebilir.
Vekalet Görevinin Kötüye Kullanılması Nedir?
Vekil, vekalet görevini yerine getirirken, dürüstlük kurallarına uymak, özenli davranmak ve vekil edenin menfaatlerini gözetmek zorundadır. Vekilin bu borçları Borçlar Kanunu madde 505 ve devamında düzenlenmiştir. Vekil asile karşı borçlarını gereğince yerine getirmek mecburiyetindedir. Ancak vekilin, vekalet sözleşmesinden doğan borçlarını gereği gibi yerine getirmemesi her zaman vekalet görevinin kötüye kullanılması anlamına gelmemektedir.
Vekalet görevinin kötüye kullanıldığının kabulü için vekilin, asile karşı zararlandırma kastıyla hareket etmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle vekil yapmış olduğu işlemler neticesinde vekil edenin zarar göreceğini bilmesine rağmen söz konusu işlemi bilerek ve isteyerek gerçekleştirmelidir. Bu anlamda vekalet görevinin kötüye kullanıldığının kabulü için vekilin zarar verme kastıyla hareket etmesi ve bunun sonucunda vekil edenin zarara uğramış olması gerekir. Vekilin zarar verme kastı olmaksızın yapmış olduğu işlemlerden dolayı vekil eden, zarar görürse, özen borcunun yerine getirilmeyişi nedeniyle vekilin sorumluluğuna gidebilecektir. Ancak burada vekalet görevinin kötüye kullanılmasından doğan bir sorumluluk değil, vekalet görevinin gereğince yerine getirilmeyişi nedeniyle doğan bir sorumluluk bulunmaktadır.
İki durum arasındaki en önemli fark vekil edenin, zarar nedeniyle vekil ile hukuki işlem gerçekleştiren üçüncü kişinin sorumluluğuna gidip gidemeyeceğidir. Vekalet görevinin kötüye kullanılmasında diğer şartlar da mevcut ise vekil eden üçüncü kişinin de sorumluluğuna gidebilecektir.
Vekalet Görevinin Kötüye Kullanılması Tapu İptal ve Tescil Davası
Vekil eden maliki olduğu taşınmazın devri veya satışı amacıyla vekile özel yetki vermiş olabilir. Vekil sahip olduğu özel yetkiyi vekalet ilişkisinin gerekliliklerine uygun biçimde kullanmalıdır. Yukarıda bahsedildiği gibi vekilin gerekli özeni yerine getirmemesi halinde vekilin tazminat sorumluluğu doğacaktır. Bununla birlikte taşınmazın devrinde vekilin yalnızca gerekli özeni yerine getirmeyişi değil aynı zamanda vekaleti kötüye kullanması da söz konusu olabilir. Bu durumda vekil eden, tapuyu devralan üçüncü kişinin iyi niyetli olmaması şartıyla, tapu iptal ve tescil davası açma hakkına sahip olacaktır. Ancak söz konusu taşınmazın devri işleminin iptal edilebilmesi için vekilin görevini kötüye kullanmış olması tek başına yeterli değildir.
Vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle tapu iptal ve tescil davası açılabilmesi için vekil ile hukuki işlemi gerçekleştiren üçüncü kişinin, vekilin görevini kötüye kullandığını bilmesi veya bilebilecek durumda olması gerekir. Diğer deyişle taşınmazı devralan üçüncü kişinin iyi niyetli olmaması gerekir. Bu şartların mevcudiyeti halinde üçüncü kişi veya vekil, vekil edenin zararını karşılasa bile vekil eden kabul etmediği sürece, üçüncü kişi ile vekil arasındaki sözleşme ayakta olmayacaktır. Vekil eden, vekalet görevinin kötüye kullanılması halinde vekilin yapmış olduğu işlemin iptalini talep edebileceği gibi iptal istemi yerine uğramış olduğu zararın tazminini de talep edebilir. Ancak vekil eden uğradığı zararın tazminini talep ederse bu durumda artık tapu iptal ve tescil davası açamayacaktır.
Davanın Tarafları
Vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle tapu iptal ve tescil davasında davacı taraf vekil eden kimsedir. Davalı taraf ise vekil ile taşınmazı devralan üçüncü kişidir.
Vekalet Görevinin Kötüye Kullanılması Nedeniyle Tapu İptal ve Tescil Davası Zamanaşımı
Vekaletin kötüye kullanılması tapu iptali ve tescil zamanaşımı mevcut değildir. Zira burada taşınmazın aynına ilişkin yolsuz bir tescil mevcut olup, dava vekalet görevinin kötüye kullanılmasına dayalıdır. Bu nedenle davacı taraf her zaman vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle tapu iptal ve tescil davası açabilecektir.
Vekalet Görevinin Kötüye Kullanılması Tapu İptal ve Tescil Davası Yetkili ve Görevli Mahkeme
Taşınmazların aynına ilişkin davalarda taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. Vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle tapu iptal ve tescil davasında görevli mahkeme ise Asliye Hukuk Mahkemeleridir.
Bayram & Erdağ Partners Avukatlık Bürosu olarak, vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle tapu iptal ve tescil davası, muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil davası, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi nedeniyle tapu iptal ve tescil davası ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptal ve tescil davasında müvekkillerimize dava vekilliği ve danışmanlık hizmeti vermekteyiz.